Kıskançlık ile İlgili Kompozisyon

                                        KISKANÇLIK
   Kıskançlık, başka insanların sahip oldukları şeyleri çekememe, bundan hoşnutsuz olma veya sevdiği kişiyi başkaları ile paylaşma konusunda aşırılığa gitme durumu olarak tanımlanabilir. Bu anlamda, iki farklı kıskançlık duygusundan bahsetmek mümkündür. Birinci tür kıskançlıkta, başka insanların iyi şeylere sahip olmasını istemeyiz, böyle bir durumda çekememezlik duygusuna kapılır hatta o kişinin kötülüğü için beddua bile ederiz. İkinci tür kıskançlıkta ise, bizim sahip olduğumuz bir şeyin veya sevdiğimiz birinin başkaları tarafından da sevilmesi, başkası tarafından da ilgi görmesi veya o sevdiğimizin başkaları ile iletişim kurması bizi üzer ve kötü duygulara sevk eder.
    Ne olursa olsun, kıskançlık çok kötü bir duygudur. Sinsidir ve hissettirmeden yer bitirir insanı. Kıskanç olan birinin mutluluğu yakalaması çok zordur. Bu duygu kaynar bir su gibi, sürekli kaynar içimizde. Bize en yakın olan arkadaşımız için bile, bizi kötü düşünmeye yöneltir. Kıskançlık duygusu doğuştan var olduğu gibi, sonradan da edinilen karakteristik bir özelliktir. Kişinin büyütülme, yetiştirilme şekli, anne-babanın tutumu bu duygunun ilerlemesinde veya sönmesinde önemli bir etkendir. Gerçek manada başarıya odaklanmış; ancak paylaşımcı insanlarda kıskançlık olmaz. Böyle insanlar, başarmanın verdiği mutluluk için çabalarlar. Oysa kıskançlığı kişilik haline getirenler, kendilerine sürekli rakipler oluşturur, başkasından daha iyi olma ya da başkasının ondan daha kötü olma duygu ve düşüncesini güderler. Kıskanç olmayanın rakibi kişinin kendisi, kıskancın rakibi ise başkasıdır. Bu yüzden herkes ondan daha başarısız ise, onun da başarısız olması çok da dokunmaz ona.
   Kıskançlığın en tehlikeli, en zararlı olanı ise, sevdiğimiz veya sahip olduğumuz için duyulan kıskançlıktır. Bu kıskançlık türüne örnek olarak bir kocanın, karısını kıskanmasını örnek verebiliriz. Bu kötü duygu yüzünden nice boşanmalar gerçekleşmiş hatta birçok masum kadın, kocası tarafından yaralanmış veya öldürülmüştür. Bu kıskançlığa sahip insanın içinde sürekli şüpheler vardır. Şüpheleri onun sürekli tedirgin olmasına, olumsuz şeyler düşünmesine sebep olur ki bu da kötü olaylara yol açar.
   Aşırı kıskanç kişi aslında korkak, kendine güvenmeyen, ezik kişidir. Öz güveni bastırılmıştı ve ne kendine ne de başkasına güvenmez. İnsanı bu denli yıpratan, psikolojisini bozak bir duyguyu yok etmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Hatta bu duygunun varlığı bizde aşırı ise, gerektiğinde bir psikiyatrist ile iletişime geçmeliyiz. Kıskançlığın zararlarına yenik düşmemeliyiz.

Yorum yapın