Neyzen Tevfik Hayatı ve Eserleri Kısaca

ÖZET
Hayatı Kısaca
Asıl adı Tevfik Kolaylı’dır yaygın bilinen adıyla Neyzen Tevfik olarak bilinir. Taşlamalarıyla tanınan ülkemizin değerli neyzen ve şairlerindendir. Taşlama kitaplarının yanı sıra, çeşitli taksimler ve saz semailerinin bestecisi olarak da bilinmektedir.
Osmanlı döneminde istibdatta karşı, Cumhuriyet yıllarında ise devrimlere karşı gelenlere karşı hicvini kullanmıştır. Haksızlığa, yolsuzluğa ve yozlaşmışlığa karşı şiirler yazmıştır. Birçok defa tutuklanmış, ama kısa süre sonra serbest bırakılmıştır.
Eserleri
Şiir kitabı: Hiç (1919), Azab-ı Mukaddes (1949).

 

Beste: Nihavent Saz Semaisi, Şehnazbuselik Saz Semaisi, Taksimler, Taş Plak.
UZUN
Neyzen Tevfik Uzun Hayatı
Neyzen Tevfik 24 Mart 1879’da Bodrum’da hayata gelmiştir, 28 Ocak 1953’de İstanbul’ da ölmüştür. Babasının görevleri bulunduğu Urla kasabasında amatör bir neyzenden nota ve usul bilgileri öğrendikten sonra başlamış olduğu ney çalışmalarını tek başına ilerletmiştir. İzmir İdadisi’ne girdiyse de bitirmeden ayrılmıştır. Bu arada yine kendi kendine Farsça öğrenmiştir. İzmir Mevlevihanesi’ne girmiştir ve sonrasında İstanbul’a yerleşerek Galata ve Kasımpaşa Mevlevihanelerine devam etmiştir. 1902’ de Bektaşi tarikatından nasip alarak Bektaşi dervişi olmuştur bu sırada bir yandan şiirle ilgilenmiştir. Eşrefle ve Mehmet Akif ile tanışmış ve şiir konusunda her ikisinden de etkilenmiştir. 1908’den sonra bir süre Mısır’da bulunmuş, sonrasında 1913’te İstanbul’a dönmüştür.
Neyzen Tevfik genellikle toplum kurallarını dikkate almaksınız hayatını devam ettirmiştir. Sazını bir geçim kapısı haline getirmemiştir ve bu düşünceye her zaman karşı çıkmıştır, yalnızca içinden geldiği zaman ney üflemiştir. Neyzenliğini geliştirmek kaygısı duymamıştır ve sanat değeri kalıcı bir müzikçi olmak için uğraşmamıştır. Belirli müzik kurallarının dışına çıkmıştır, ama hep duyarak çalmış ve dinleyenleri etkilemiştir. Kendi açıklamasında söyledikleri doğrultusunda yüz kadar plak doldurmuştur.
Neyzenliğinin yanı sıra adını yergi ve taşlamaları ile de duyurmuştur. Bazı kişilerin görüşüne göre bu türün Nef’i ve Eşref’ten sonra üçüncü önemli temsilcisi sayılmıştır. Ancak oldukça eski bir dil kullanması nedeniyle anlaşılması zor ve biçimsel açıdan yetersiz olan bu şiirleri pek kalıcı olmamıştır.

 

1892’de, on üç yaşındayken babasının tayini ile birlikte Urla’ya taşınmış ve bir süre burada okumuştur. Bu esnada, taşındıktan yaklaşık bir yıl sonra, 1893’te tanışmış olduğu neyzen berber Kazım’dan ney dersleri alarak neyi ilerletmeye çalışmıştır ve aynı yıl ilk sara nöbetini geçirmiştir. Yedi yaşındayken, kent çarşısında Muğlalı Kel Mülazım Ağa müfrezesinin yakaladığı eşkıyaların halka gösterdiği sırıkların ucunda duran kesik kelleleri gören Tevfik’in yaşadığı rahatsızlık ilk önce olağan dışı bir durgunluk, birkaç yıl sonra da, ilk kez 1983 senesinde olmak üzere, sara nöbetleri halinde kendini göstermiştir.
Okulu bırakmasına sebep olan ve ilk önce neyin sesi yüzünden olduğu zannedilen sorunun tedavisi için annesi birçok doktor ve hocaya danışmıştır fakat sonuç alamamıştır. En sonunda hastalığı kontrol altına almayı başarmışlardır. Doktor “fazla üzerine gidilmemesi gerektiğini” ve “en çok hoşlandığı şeyleri yapmasına izin verilmesi” gerektiğini dile getirmiştir. Bu sebepten dolayı hem hastalık bir nebze kontrol altında kalmış, hem de bu ona ‘Neyzen’ lakabını kazandıracak olan neye devam etmesini sağlamıştır.

Yorum yapın