Ömer Seyfettin Hayatı ve Eserleri Kısaca

ÖZET
Hayatı Kısaca
Ömer Seyfettin 28 Şubat 1884 tarihinde Gönen’de Dünya’ya gelmiştir. Çağdaş Türk Öykücülüğü’nün ve Milli Edebiyat Akımının kurucularındandır. 1892 senesinde Mekteb-i Osmaniye’ye yazdırılmıştır. Bu eğitiminden sonra 1896 senesinde Eyüp’te yer alan Baytar Rüştiyesini bitmiştir. İzmir Zabitan ve Efrat Mektebi’nde bir dönem öğretmenlik görevini yürüttükten sonra 1908 senesinde Selanik’e 3. Ordu’ya gönderilmiştir.
İlk şiiri “Hiss-i Müncemid” “Ömer” imzası ile 1900 senesinde “Mecmua-i Edebiye”de yayımlanmıştır. İlk öyküsü olan “İhtiyarın Tenezzühü” ise 1902 senesinde Sabah gazetesinde yer almıştır. Selanik’te yayın hayatını sürdüren Genç Kalemler dergisinde yazmış olduğu yazılar sayesinde ünlenmiştir. Kurmuş olduğu Milli Edebiyat akımının öncülüğünü Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp ile beraber sürdürmüştür. 1. Dünya Savaşı esnasında “Yeni Mecmua”da yayınlanmış olan öyküleri sayesinde ünü iyice yaygınlaşmıştır. 6 Mart 1920 senesinde hayatını kaybetmiştir.

Eserleri
Şiir: Ömer Seyfettin’in Şiirleri(1972 senesinde Fevziye Abdullah Tansel derlemiştir)
Roman: Ashab-ı Kehfimiz(1918), Efruz Bey(1919), Yalnız Efe(1919, 1988)
Öykü: Harem(1918), Yüksek Ökçeler(1922, 188), Gizli Mabed(1938), Beyaz Lale(1938), Asilzadeler(1938), İlk Düşen Ak(1938, 1980), Mahçupluk İmtihanı (1938, 1982), Dalga(1943, 1952), Nokta(1956), Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür (1958)
UZUN
Ömer Seyfettin Hayatı Uzun
Kafkas göçmenlerinden olan Yüzbaşı Ömer Şevki Bey’in oğlu olan Ömer Seyfettin öğrenim hayatına Gönen’de başlamıştır ancak babasının görev değişiklikleri sebebiyle sürekli olarak yer değiştirdikleri için annesi ile beraber İstanbul’a gönderilmiştir. 1903 senesinde İstanbul’da yer alan Mekteb-i Harbiye’den mezun olduktan sonra teğmen rütbesi ile orduya katılmıştır. 1911 senesinde ordudan ayrılmasına rağmen Balkan Savaşı çıkınca orduya geri alınmıştır. Sırp ve Yunan cephelerinde savaştıktan sonra Yanya Kalesi’nin savunması esnasında Yunanlılara esir düşmüştür. Bir sene süren tutsaklığının ardından İstanbul’a geri dönmüştür. Kısa bir dönem de olsa “Türk Sözü” dergisinde başyazarlık görevini üstlenmiştir.
1914 senesinde Kabataş Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği görevine atandıktan sonra ölene dek bu görevini sürdürmüştür. Yazım hayatına ilk olarak Edirne’de öğrencilik hayatı yıllarında başlamıştır ve ilk şiiri olan Hiss-i Müncemid Ömer imzası ile 1900 senesinde Mecuma-i Edebiye dergisinde yayımlanmıştır. Selanik’te yayımlanmakta olan “Genç Kalemler” dergisinde yayımlamış olduğu yazıları ile ünlenmiştir ve derginin ikinci dizisinin ilk sayısındaki 1911 senesinin Nisan ayında yayınlanan “Yeni Lisan” başlığındaki yazısı “Milli Edebiyat” akımının başlangıç bildirgesi olarak sayılmaktadır.
Edebi Kişiliği
Eserlerinde yalın, halkın konuştuğu ve anlaştığı dilin kullanılmasını gerektiğini savunmuştur. Türkçe’nin kendi kurallarına uygun yazılarak Arapça ve Farsça sözcüklerden arındırılmasını istemiştir. Yazmış olduğu öykü türündeki eserlerini yaşadığı kişisel deneyimlerine, geçen tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırmıştır. Eserlerinde günlük konuşma dilini kullandığından ötürü, öyküleri canlı ve etkileyici olmuştur. Eserlerinde oldukça değişik konular işlemiştir ve bu konulardan bahsederken yergi, polemik, komik durumlar ve toplumsal yorumlar gibi düşüncelere de yer vermiştir. İnceleme türünde sunmuş olduğu eserlerinde “Tarhan” ve “Ayın Sin” rumuzlarını kullanmıştır.

Yorum yapın